● яσ¢κeя   τeam ●
Merhaba misafir!Foruma hoşgeldiniz.Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın ya da kayıt olun.


Join the forum, it's quick and easy

● яσ¢κeя   τeam ●
Merhaba misafir!Foruma hoşgeldiniz.Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın ya da kayıt olun.
● яσ¢κeя   τeam ●
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Binnur Kaya Röportajı!

2 posters

Aşağa gitmek

(: Binnur Kaya Röportajı!

Mesaj tarafından Chaz Perş. Ağus. 21, 2008 12:36 pm

İkisi de. Çünkü bir insan komik de, bakımlı da olabilir. Ama bence
insanlar yataktan makyajlı kalkan kadınlar görmek istemiyor artık. Bu
bir problem ve gerçek değil. Yani bakımlı olmak illaki makyaj yapmak
demek değil. Saçını taramak da bakımlı olmak, temiz giyinmek de. Komik
insanlar da var hayatta.

Kadın komikse bir arızası aranıyor genel olarak. Sizde bizim göremediğimiz bir arıza var mı?

Herkes kadar hasta, herkes kadar sağlıklıyım. İşimi yapıyorum sadece.
Ekstra bir şeye ihtiyaç duymuyorum; çünkü aklıma gelmiyor.

Tanınmak sizi rahatsız ediyor anlaşılan. Benim bildiğim oyuncu tanınmak için oyunculuk yapmaz mı?

Evet, bu iş egoya dayalı bir iş. Oyunculukta aşılması gereken ilk kural
egoyu aşağı çekebilmek. Ayrıca tanınmak gerçekten hoş bir şey değil.
Ama tabii saygı ya da sevgi ile verilmiş bir selam, o selamın alınması,
bunlar çok hoş şeyler. Yolda yürüyen insanların bana bakmasından
rahatsız oluyorum. “Nazire hanım sizi çok beğeniyoruz” diyorlar mesela.
Benim adım Nazire değil ki, bu kadar hayransınız bir zahmet edemediniz
mi jeneriğe bakmaya? Böyle bir şey düşünmem çok mu yanlış?

Peki çocukken güldüren ve gülen bir çocuk muydunuz?

Ben galiba erkek olduğumu zannediyordum küçükken! Bir kız çetemiz
vardı, erkeklere üstünlük taslardık. Bir de saçım kısa, sesim kalındı.
Hep ‘Kız mısın, erkek mi?’ diye sorarlardı. “Erkeğim” derdim.
(Gülüşmeler) Afacan Beşler kitapları vardı. Onları okuyup okuyup
coşardık. Oyunla geçti ve oyunla devam ediyor.

En çok neye gülersiniz, kendinize mi?

Hafıza problemim var, o hallerime gülüyorum. Bu yüzden bazen mahcup
durumlara da düşebiliyorum. Bir de durum komiği dediğimiz hallere
gülüyorum.

Yapamam dediğiniz bir rol var mı?

Her rolü yapamayabilirim. Hiçbir rolü de yapamayabilirim. Gerçekten
iddiam yok. Hep şunu derdim: Aman hamile kalmayayım bir dizide,
doğurmayayım. (Gülüyor) Ama Yabancı Damat’ta 3 tane birden doğurdum.
Bir sinema filminde hamilesin, işte doğum sancısı var deseler
oynamazdım. Çünkü o rolü yapmak bana çok zor geliyor. Korkutuyor. Nasıl
bir acı olduğunu, doğuranın nasıl hissettiğini canlandıramıyorum
kafamda.

Yabancı Damat dizisinde üç çocuklu bir annesiniz. Herhalde bu sizin
başınıza gerçekten gelse ‘Kâbusnâme yazabilirdiniz. Annenin bu kadar
kutsallığı da fazla mı dedirtir insana?

(Gülüşmeler) Dizideki üçüzlerin gerçek anneleri bence müthiş, henüz
çıldırmamış. Bu konudaki fikrimi yıktı o anne ve baba. O anneyi hiç
‘çocuklara bakmaktan kendime hiçbir şey yapamadım’ haliyle görmedim.
Çok sabırlı. Ben o kadar sabırlı olabilir miydim bilmiyorum. Ama benden
iyi bir anne olur, hakkımı yemek istemem.

Kendinizi anaç görüyorsunuz yani?

Maalesef evet. Bu zararlı; çünkü çok rahat bırakamıyorsunuz karşı
tarafı. Üşüdün mü? Acıktın mı? Susadın mı? O yüzden maalesef biraz
fazla anaç olabilirim. Eğer çocuk yapacak olursam, yani iyi bir baba
olur da Allah izin verirse, 3 taneden az yapmak istemem. (Gülüyor)

Üç çocuk, annelik duygusunu arttırır mı köreltir mi?

Bence arttırır. Bu üçüzlerin annesinde gözlemlemeye çalıştığım bir şey
aslında. Hangi birine nasıl bakacağını şaşırıyor mesela. Ki üçünden
biri öksürürse öbürü de öksürüyor, biri uyursa öbürü de uyuyor.

“Deniz olmayan şehirde yaşanmaz.” Bu itirafı hiçbir Ankaralı yapamaz. Sizdeki bu deli cesareti nereden geliyor?

Denizi, yunusları çok seviyordum ve okyanus bilimci olmak istiyordum.
Yürürken deniz kokusu duymak istiyor insan. Ama şimdi sorsanız günde
kaç kere denizi görüyorsun? Koşturmaca içinde varlığını unuttuğum bile
oluyor. Hâlbuki ben İstanbul’a tiyatro, televizyon için gelmedim.
İstanbul’u sevmek ve deniz için geldim. İstanbul’a geldiğimde köprüden
geçerken el salladığımı hatırlıyorum.

Şu anki eviniz deniz görüyor mu?

Hayır. Cinangir’deyim. Ama 100 yıllık, yüksek tavanlı 3 katlı bir ev. Bu sefer de bunu seviyorum.

Okyanus bilimci olunca ne olacaktı? Yüzme biliyor musunuz?

Kaptan Cousteau ile çalışmak isterdim. Yunuslarla, foklarla ilgilenmek
istiyordum. Yüzme biliyorum ve yüzerken uyuyabilirim. Bir de açık
denizde olma düşüncesi içimi ferahlatıyor.

Peki Van Gölü gibi kapalı bir iç denizde yüzemez misiniz?

(Gülüyor) Yani o kadar düşünmediğim sorularla karşıma çıktınız ki!
Nasıl gelir aklınıza bu sorular? Yani yüzerdim herhalde, bilmiyorum.

Okyanus için şimdi oyunculuğu bırakabilir misiniz?

Tabii ki bırakırım. Yani eğer faydalı bir şeyler yapacaksam tabii ki.

Oyunculuk faydasız bir şey mi?

Hayır öncelikler var hayatta, mesela beyaz foklar için çok az bir zaman
kaldı ve ben hiçbir şey yapamıyorum. Dünyanın ciğeri hastalandı, fidan
dikeceğiz 1 yıl boyunca, teklifine bile bırakırım. Doğada bir kıyamet
var. Ne kadar çok eziyet ediyoruz, içimizdeki merhamet ne kadar çok
azalmış, bu kıyametin kendisi zaten benim için.

Dizi Antep’te geçince, aklımıza hemen mutfağı geliyor. Siz nasılsınız mutfakta, yuvalama, içli köfte yapar mısınız?

Yaparım. İçli köfteyi yeni tutturdum. Aslen Adanalıyım. Balık da çok
seviyorum, ama mesela balığın gözüne bir ot koyuyorum mesela.

Neden, Adanalı bir vejetaryen misiniz yoksa?

Keşke vejetaryen olsak yani, bir yıl hiç et yemediğim oldu. Sabah
kahvaltıda kebap yiyen bir insanken, tamamen vicdani sebeplerden et
yemedim, çünkü yüzleri vardı.

Ama bu Allah’ın insana verdiği bir nimet, köpek yemiyoruz ki!

Yiyen var, biz yemiyoruz. Bu insan yemeye kadar gider. İnsan otla da doyurabilir karnını.

Yemeyip besleyelim mi yani canım, size katılmak mümkün değil. Bir Adanalı kalkmış ota talim edelim diyor yani...

Evet. Bir doktor demiş ki, “İnsanın en büyük trajedisidir yemek yemek”. Doğru. Bütün hastalıkların başı kolesterol.

Ama beyaz ette kolesterol yok!..

Ama vicdanen... Sadece bir yıl et yemedim, şimdi et yiyorum evet.
Maalesef zevk alıyorum. Al işte insanım yani, ne diyeyim? Buna diyecek
bir şeyim yok.

Hiç tanımadığınız şehirde uyanma idealiniz varmış. Bu insana nasıl etki eder, psikolojik sorunlardan başka?

(Gülüyor) Benim için bir şeyden sıkılmamak büyük bir psikolojik sorun.
Yıllarca saçını kestirmeyen arkadaşlarımın nasıl sıkılmadıklarını
anlamıyorum mesela. Ben onlardan sıkılıyorum. Başka bir yerde uyanma
düşüncesi, yaratılmış olan her yeri görme amacıyla söylenmiş bir şey.
Ömrümüz çalışmakla, fatura ödemekle geçiyor. Ama yaşamak böyle bir şey
olmamalı. Çünkü bu beraberinde şükretmeyi de getiriyor. Yaradılmış olan
her şey bende hayranlık uyandırıyor. Şuraya kapağı atayım, burada bir
evim olsun, bir arabam olsun, hayatımı garantiye alayım demem. Bir
saniye sonramızın garantisi yok ki! Her gün derim ki: “Yaşamış olan, şu
an yaşayan ve yaşayacak olan her varlık için olsun bu selam.” Çünkü ben
dara düştüğümüz zaman Yaradan’ın adını anmaktan hoşlanmıyorum. Mutlu
olduğum an, en çok şükrettiğim zamandır. Bir dert de bilirim ki
şifasıyla gelecektir. Derim ki buna da şükür. Çaresiziz. Teslim olmak
ve şükretmekten başka çaremiz yok.

En çok nereyi görmek istiyorsunuz?

Norveç fiyortlarını görmek istiyorum. Orada mutlak bir sessizlik olduğunu düşünüyorum. Sadece yaradılmış olanı dinlemek...

Tefekkür yani...

Evet evet, haddim olmaz diye söylemedim. Benim oraya gidişim başka güzel şeylere vesile olacaksa, lütfen olsun.

‘Benimle ilgili olmayan şeylere burnumu sokmayı vazife bilirim’

Kaç kardeşsiniz? Annenizle ilişkiniz nasıl?

İki kız kardeşiz, bir ablam var. Ankara’da yaşıyorlar. Ailemle olan
ilişkimin bir buluşma olduğunu düşünüyorum. Bir tane köpeğim var, adı
Pide.

Susamlı mı?

Herkes kıymalı mı, peynirli mi diye soruyor. Susamlı mı, çok güzel, evet bol susamlı.

Ailenizle buluşma dediniz, bu bir kader mi, tesadüf mü?

Tesadüflere inanmıyorum hiç. Tesadüf denilen şeyin alın yazısı olduğunu düşünüyorum.

Anneniz ateşinizi sesinizden ölçecek kadar hassas, temizlikçi gelmeden
evin tozunu alacak kadar titiz ya da çocuğu yere düşünce kaldırmayacak
kadar rahat mıydı?

Rahat değildi. Yere düştüğüm zaman kulağımdan kaldırıldığımı hatırlarım
yani. (Gülüşmeler) Ama insan büyüyünce anlıyor ki çaresizlikten o anki
tepki, ona engel olamayışından. Temizlikçi gelmeden toz alan biriydi,
ben de öyleyim maalesef. Toz almakla bitse, evi bir yıkamadığım
kalıyor. Sabah 9’da gelecekse ben 6’ya kadar evi temizlemiş oluyorum.
Çok yorulmasın, aman ayıp olmasın diye. Böyle hayatı zorlaştıran
yanlarım var. O arıza dediklerinizden biri bu.

Simetri hastalığı da var mı?

Hayır yok. Dağınıklığı seviyorum. Dağınık ama temiz. Çok düzgün bir
yeri 10 dakikada yeni taşınmışım gibi dağıtacak bir yeteneğim var. Bu
da öbür arızam diyebiliriz. (Gülüyor) 10 yıldır İstanbul’dayım, 15 ev
değiştirdim neredeyse. Sonra sessiz kalmayı başarıp düşündüğümde
diyorum ki ‘ben bunu seviyorum’. Her yerde oturmak istiyorum.

“Babam ve Oğlum” filminde gelin Hanife rolündeki gibi hayatta da âşık olduğu bir adamı idare edecek bir kadın mısınız?

Evet öyleyim. Biraz ağır zekaya sahip biri orada kocam. Gerçek hayatta
olsa aynı derecede seçer ve kollarım. Aslında ben bunun dışında hayatta
çok adil biriyim. Benimle ilgili olmayan şeylere burnumu sokacak kadar.


Bundan dolayı başınıza iş açılır mı?

Açılmaz mı? Sokakta arıza görsem müdahale ederim. Allah
karşılaştırmasın, bir zulüm varsa nasıl engel olabilirim kendime
bilmiyorum. Bir şey yapmak için en yakınımızın ya da sizin başınıza
gelmesini mi beklemek gerekiyor? Savunan adam suçluya zarar verdi diye
hapse giriyor, bir sürü çoluk çocuk falan öldürmüş yaralamış adam
çıkıyor. Kul hakkı nerede o zaman? Adalet nerede?



























































Chaz
Chaz
!! Broken !!
!! Broken !!

Kadın
Terazi Domuz
Mesaj Sayısı : 4543
Yaş : 28
Uyarı :
Binnur Kaya Röportajı! Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Binnur Kaya Röportajı! Right_bar_bleue

Aktiflik Puanı :
Binnur Kaya Röportajı! Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Binnur Kaya Röportajı! Right_bar_bleue

Ruh Hali : Binnur Kaya Röportajı! Mutlu10
Reputation : 1150
Points : 2147631087
Kayıt tarihi : 14/03/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

(: Geri: Binnur Kaya Röportajı!

Mesaj tarafından hayleylül Çarş. Şub. 04, 2009 4:18 pm

Güzel bir röportaj teşekkürler
hayleylül
hayleylül
Acemi Rocker
Acemi Rocker

Kadın
Mesaj Sayısı : 79
Uyarı :
Binnur Kaya Röportajı! Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Binnur Kaya Röportajı! Right_bar_bleue

Aktiflik Puanı :
Binnur Kaya Röportajı! Left_bar_bleue1 / 1001 / 100Binnur Kaya Röportajı! Right_bar_bleue

Ruh Hali : Binnur Kaya Röportajı! Dagini10
Reputation : 25
Points : 140405
Kayıt tarihi : 03/01/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz